6 Ağustos 2012 Pazartesi

MAO " ÇİN SEDDİNE ÇIKMAYANLAR GERÇEK ADAM SAYILMAZ" DEMİŞ... ASLINDA DOĞRUYU DA SÖYLEMİŞ...

Nasıl sevinçli olmayalım ki? Efsane Çin Gezimiz başlıyor. 1 sene önceden planlayarak programını oluşturduğum seyahatimiz Türk Havayolları'nın TK 20 sayılı seferiyle saat 00.35'de Pekin'e uçuş ile başlıyor. Enerji ve neşe doluyuz. 9 saat süren yolculuğumuz sonrasında yerel saatle 14.00'da Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkenti Pekin’e varıyoruz(Meraklısına Not: Türkiye ile Çin arasında 5 saat fark vardır ve Çin saati Türkiye saatinden 5 saat ileridedir). İndiğimiz havaalanı Asya’nın en işlek dünyanın ise 2. En işlek havaalanı. Varışın ardından bizi bekleyen yerel rehberimiz ile buluşarak otobüsümüze yerleşiyoruz. Valizlerimiz ayrı bir otobüsle gidiyor. Otelimizin adı Mercure Downtown. Pekin’in merkezi otellerinden. Otele yerleştikten sonra akşam yemeği için çıkıyoruz ve Çin Mutfağını keşfe başlıyoruz.Yemek sonrası otele dönüp dinlenelim diyoruz. Zira yolculuğumuz başlayalı nerede ise saat farksız bir gün oldu.

Sabah kahvaltısıyla güne başlıyoruz. Kahvaltı sonrasında otobüsümüze binerek ilk olarak Tiananmen Meydanına oradan da Yasak Şehre gideceğiz. Öğle yemeğini yerel bir restoranda yedikten sonra eski adı Temiz Dalgalar olarak bilinen Pekin’de en iyi muhafaza edilmiş kral bahçelerinden biri olarak kabul edilen Yazlık Sarayı ziyaret edeceğiz. Yani çok gezeceğiz ve yorulacağız. Diğer isimleri,Pinyin, Per ve Beijing olan Pekin o kadar büyük ki yorulmamak mümkün değil. Eğer bir gün Pekin’i gören bir dostunuzla karşılaşır ve size “Ben Pekin’de hiç yorulmadım ki.” Derse bilin ki Pekin’i layıkiyle gezmemiştir.

Yola çıkar çıkmaz trafik dikkatimizi çekiyor. Otobüsler, kamyonlar ve bisiklet ve motorsikletler. Kuralsız bir şekilde seyrediyorlar.

Tiananmen Meydanındayız. Esasında bu meydana gelerek şehrin tam ortasına da ulaşmış oluyoruz. Zira, meydan tam şehrin göbeğinde yer alıyor. Tiananmen’in anlamı Çin'ce de “Dünyada Barış Yapma Kapısı ” imiş.

Dünyanın en büyük meydanındayız. Burası 40 hektarlık bir alan. 1 milyon kişiyi alacak kapasitede.

4 Haziran 1989 yılında bu meydanda toplanan Çin’liler ile dünyayı adını duyuran meydan şehrin en bilinen ve en önemli yeri. Çin’liler için bu meydana gelerek fotoğraf çektirmek ve çekilen bu fotoğrafı çerçeveleterek evlerinin görünen yerine asmak çok önemli. Kültür Devrimi yıllarında Çin Halk Cumhuriyeti Kızıl Ordusu geçit törenlerine, 1989 yılındaki öğrenci olaylarında ise yaklaşık 1 milyon insanın toplanmasına ve Çin ordusunun müdahalesine tanıklık eden bu meydan şimdi PEKMEZCİ Gezi Grubumuzun ziyaretine tanıklık ediyor. Ne kadar heyecan verici değil mi?

Yürürken karşıda Başkan Mao Zedong’ın Anıt Mezarını görüyorum. Meydan aynı Moskova Kızıl Meydan gibi. Orada da Lenin’in Mozolesi olduğu aklıma geliyor(Meraklısına Not: Mao Zedong Çin Halk Cumhuriyetinin kurucusudur ve ülkeyi , yaklaşık 27 yıl yönetmiştir.Mumyalanmış bedeninin bulunduğu anıt mezarı Tiananmen Meydanındadır).

Anıt Mezarın ziyaretinin mümkün olduğunu ancak çok sayıda Çin’linin ziyaret etmek istemesi nedeniyle saatler süren kuyruklar oluştuğunu öğreniyorum.

1958 yılında yapılan Halk Kahramanları Anıtı önündeyiz. Dikilitaş şeklinde olan ve granitten yapılan 38 metrelik anıt önünde fotoğraf çektiriyoruz. 38 metre yüksekliğindeki anıtın 1989 yılındaki demokratikleşme hareketleri sırasında halkın buluşma merkezi olduğunu öğreniyorum.

Meydan öylesine büyük ve uçsuz bucaksız ki her yer bize hem yakın hem çok uzak geliyor. Meydanda çok sayıda bina var. 1958-1959 yılları arasında devrimin onuncu yıl dönümü anısına yapılan on büyük binayı fark ediyorum. 

İşte Ulusal Halk Meclisinin toplandığı Ulusal Halk Sarayı, arkasında Titanyum ve camdan yapılmış dev kubbeli Büyük Çin Ulusal Tiyatrosu, Çin Ulusal Müzesi, Çin Tarih Müzesi ve Çin Devrim Müzesi.

Tiananmen Meydanındayız. Sıcak ve rutubet bizleri ilk günden pes ettirecek mi sorusunu sormaya başladık birbirimize. Yılmayız biz ne sıcaklar, ne soğuklar, ne yağmur ve fırtınalar yaşadık. Yıldık mı hiçbirisinden?

Tiananmen Meydanından çıkarak Yasak Şehir’ e doğru yürüyoruz. Biraz önce uzaktan gördüğümüz giden yola açılan kapı var. Kapının üzerinde Mao’un portresi bulunuyor. Bu kapıya “Göksel Huzur Kapısı” denildiğini, Çin Halk Cumhuriyetinin kuruluşundan itibaren Mao Zedong’un 1.5 ton ağırlığındaki portresinin burada asılı olduğunu, her yılın 1 Ekim günü portrenin yenisiyle değiştirildiğini(Meraklısına Not: 1989 yılında 3 Çin’li genç Mao’nun burada bulunan resmine yumurta atarken yakalanmışlar ve 17 yıl cezaevinde kaldıktan sonra 2006 yılında serbest bırakılmışlardır).

Yasak Şehir’deyiz. Burası da çok büyük bir alana yayılmış. 70 hektara yayılmış alanda saraylar, avlular ve bahçeler var. 500 yıl boyunca bu bölge halka kapalı tutulduğu için adı Yasak Şehir olmuş. Ama burasının esas öneminin girmesinin yasak olduğu kadar çıkmasının da yasak olmasından kaynaklandığını, imparatorun izni olmadan buraya giriş ve çıkışın yasak olduğunu öğreniyorum.

Gezdiğimiz alan dünyadaki en büyük saray kompleksi. Sarayda 9999,5 oda bulunuyor. Peki neden 10.000 değil de 9.999,5 oda. Zira Çin’lilere göre sadece cennette 10.000 oda bulunuyor. Sarayın duvarları kırmızı. Çatıları ise sarı. Sarının İmparatorluk rengi olduğunu ve İmparatorluk ailesine mensup olmayan kişilere yasak olduğunu öğreniyorum.Binaların çatısında ejderha heykelciklerini görüyorum.

700 yıl boyunca 24 imparator ve ailesinin yaşadığı Yasak Şehirde dolaşıyoruz. Severek izlediğim Son İmparator filmine set olmuş Yasak Şehir (Meraklısına Not: Son İmparator 1987 A.B.D yapımı Oscar ödüllü filimdir.Çin hanedanı Qing'in son Hakanı Puyi'nin yaşam öyküsünü konu almaktadır. Mark Peploe ve Bernardo Bertolucci tarafından yazılan Bertolucci tarafından yönetilen bu filmle ilk kez Çin hükümeti Yasak Şehir'de film çekimine izin vermiştir).

1420 ile 1644 yılları arasında Ming Hanedanının yaşadığı, 1860 yılında İngiliz ve Fransızların işgaline uğrayan son Çin İmparatoru Puyi’nin 1911 yılında ülkeden gönderildiğinde de kapatılarak Kamuya devredilen Yasak Şehrin 1987 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edildiğini öğreniyorum.

Yasak Şehir çevresinde toplam 5 kapı olduğunu, Şehrin ana giriş kapısı olan Meridyen Kapısından geçtikten karşımıza ikinci bir kapı çıkıyor. Burası Büyük Uyum Kapısı. Kapının yanlarında bronz aslan heykellerini görüyoruz. Karşımıza 3 tane saray ve avlu çıkıyor. Buradaki 3’ ün önemini anlatıyor Çin’li rehberimiz. Üçün Buda’yı ve Taocu üç saflığı simgelediğini öğreniyorum. İlk sırada yer alan Büyük Uyum Sarayı, ikinci sırada yer alan Orta Uyum Sarayı ve 3. Sırada yer alan Uyumu Koruma Sarayını geçiyoruz. İmparatorluk bahçelerine geliyoruz. Taş döşemeler hepimizin dikkatini çekiyor. Yasak Şehirden Kutsal Savasçı Kapısını kullanarak çıkıyoruz. Karnımız acıktı ve lokantamıza giderek Çin yemeklerini keşfe devam ediyoruz.

Yemek sonrası önce İnci satış mağazasına oradan da 12. yüzyıldan kalma Yazlık Saraya doğru gidiyoruz. Burası Pekin'de görmemiz gereken en önemli yerlerden. UNESCO'nun koruma altına aldığı Yazlık Sarayın Çin'in en büyük imparatorluk bahçesi olduğunu öğreniyoruz. Çin mimarisinin doğal ortamla bütünleştiği bahçede suni bir göl bulunuyor. Suni de olsa bahçe Kunming Gölü'nün kıyısında olması nedeniyle harika bir manzarayla bizi karşılıyor. Bir zamanlar Qing Hanedanının yazlık konutu olarak kullanılan sarayın bahçesinde uzun bir koridor bulunuyor. Koridorda yürürken Çin mitolojisinden sahnelerle karşılaşıyoruz.

Yorulduk. Hep beraber oturuyoruz. Şarkılar söyleyerek çoşuyoruz. Gezelim Tozalım programının yapımcısı ve sunucusu sevgili dostumuz Gafur UZUNER ile ressam arkadaşım sevgili Hüseyin YILDIRIM program için çekim yapıyorlar. Çok keyifli dakikalar geçiriyoruz. Akşam yemeği sonrası yorulanlar otele dönüyor. Biz ise Pekin’in gecesini yaşamak üzere yollara düşüyoruz.

Otele geldiğimizde yorgunum ama okumam gereken notlar var.

Akşam yatmadan önce elimdeki notları okuyorum.

Okuduklarımdan;

Çin'in 5000 yıl geriye uzanan bir yazılı tarihi olduğunu,

Günümüz medeniyetinin temel taşlarını oluşturan kâğıt, barut, pusula ve matbaacılık gibi pek çok buluşun kökenlerinin Antik Çin medeniyetine dayandığını,

Çin Halk Cumhuriyeti’nin son yıllarda, yapmış olduğu atılımlarla ve politikalarla, dünyanın en önemli ekonomik güçlerinden biri haline gelmeye başladığını,

2020'lerde Çin Halk Cumhuriyeti'nin dünyanın en zengin ekonomisi olacağının öngörüldüğünü,

Dünyanın alan olarak en büyük dördüncü ülkesi olan Çin Halk Cumhuriyetinin yaklaşık 1.5 milyar nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesi olduğunu,

Dünya nüfusunun yaklaşık altıda birinin Çin Halk Cumhuriyetinde yaşadığını,

Binlerce yıl süren hanedanlar yönetiminin milliyetçilerin 1912'de yönetimi ele geçirmesi ile son bulduğunu, 1949'da milliyetçileri yenmeyi başaran Komünist Çinlilerin Mao liderliğinde ülke yönetimini ele geçirdiklerini,

Mao’nun sosyalist bir devlet kurmak için çalışmaya başladığını, Stalin'in ölümüyle ülkede bir süre daha özgürlükçü bir atmosferin hakim olduğunu,

Zamanla eleştirilere kapalı ve birleştirmeyi öngören düzenlemeleri büyük başarısızlığa uğrayan Mao’nun politik açıdan zor durumda kaldığını, bu başarısızlığın 1960'larda partinin Maoistler ve pragmatistler olarak ikiye ayrılmasına neden olduğunu,Mao’nun aktif siyasetten çekildiğini,

Daha sonra, Mao’nun ordu tarafından desteklendiğini, bu nedenle "kültürel devrim" adıyla yeni bir dizi çalışmayla politik hayata aktif olarak geri döndüğünü, zamanla çevresindeki hemen herkesle arası açılsa da, 1976 yılında ölene kadar kültürel devrimine devam ettiğini,

Mao’nun kültürel devrim üzerine düşüncelerini "Küçük Kırmızı Kitap" başlığıyla yayınladığını,bu kitabın ordunun da desteğiyle kısa sürede milyonlarca çoğaltılarak halka dağıtıldığını, kapitalizmi seçen herkese karşı bir çeşit savaş açan Mao’nun edebiyat ve sanat alanında da yoğunlukla propaganda içerikli sosyalist gerçekçilik akımını savunduğunu,

Mao’dan sonra Zhou En Lai’nin başbakan olduğunu, Zhou’nun 8 Ocak 1976 tarihinde 78 yaşında öldüğünde Çin Komünist Partisi içinde "ılımlılar" ve "radikaller" olmak üzere iki kutup oluştuğunu, radikalleri 82 yaşındaki Mao Zedong'un eşi Chian Chin’in yönettiğini, Chou ölünce, Başbakanlığa Deng Şaoping'in gelmesi beklenirken Hua Kuo-Feng’in Başbakan olduğunu, Mao 9 Eylül 1976'da 72 yaşında ölünce eşi Chiang’in yönetiminde etkinliğini devam ettirmek istediğini, ancak Başbakan Hua’ın, hem parti başkanlığını ve hem de Askeri Komite Başkanlığını ele geçirdiğini ve Mao'nun eşi ve üç taraftarını tutuklandığını, bu şekilde radikallerin kaybettiğini,

Çin Milli Kongresinin Şubat 1978'de, 1985 yılına kadar gerçekleştirilecek "Dört Modernizasyon Programı"nı kabul ettiğini, bu program ile; tarım, endüstri, bilim, teknoloji ve savunma alanlarının, 1985'e kadar çağdaş şartlara kavuşturulmasının öngörüldüğünü, programın maliyetinin 600 milyar doları bulması nedeniyle Çin'in yabancı sermaye teminine yöneldiğini, Komünist Partinin Mart 1978'de Deng Şaoping'i Başbakan Yardımcılığına seçmesi sonucu Çin’in Japonya’ya yanaşarak iki devlet arasında Şubat 1978'de 60 milyar dolarlık bir ticaret antlaşması imzalandığını, bu anlaşma ile Çin ve Japonya arasında 1937'den beri devam eden savaş halinin de sona erdiğini,.

Ağustos 1978'de Çin ile Japonya arasında " Barış ve Dostluk" antlaşması imzalandığını, Ekim 1978'de de Deng Şaoping’in Japonya'yı ziyaret ettiğini,böylece, Mao'nun ölümünden iki yıl sonra Çin’in batıya açılmaya başladığını,1978 yılından itibaren de Amerika ile yakınlaşmaya başlayan Çin’in bu ülkeden silah satın alımını başlattığını, halk tarafından hoş görülmeyen bu ticaretin kızgınlık yarattığını ancak bir devrime yol açmadığını,

Öğreniyorum.

Uykum geldi. Yarın insanlık tarihinin en büyük yapıtlarından biri olan Çin’in simgesi Çin Seddi’ne yolculuğumuz olacak. Uzaydan görülebilen tek insan yapımı yapıt olan Çin Seddi insan emeğinin en hayret verici başarılardan birisi olarak kabul ediliyor. Çin Seddinden sonra her iki tarafında Ming Hanedanı’nın ölmüş imparatorları için inşa edilmiş olan mezarlıkları koruduklarına inanılan insan ve hayvan figürlerinin bulunduğu Kutsal Yol arasından geçerek Ming Mezarlarını ziyaret edeceğiz. Yani farklı bir kültürün heybetli yapıtlarıyla renkli bir gün yaşayacağız.

Sabah uyanır uyanmaz ayaklarımı hissedip hissetmediğimi kontrol edeceğim diye yattığımdan kalkınca ilk olarak kontrolü yaptım. Her şey yolundaydı.

Çin Seddine doğru hareket ediyoruz. 69 kilometre sonra bu efsaneyi göreceğim.Yolculuk başlar başlamaz görüntülerde değişiyor. Yol boyu bisikletleriyle yüklerini taşıyan Çin’li köylüler dikkatimizi çekiyor.

Çin’lilerin Çin Seddini yapma nedeni olarak çeşitli görüşler var. Bazıları Çin’liler Çin Seddini Türkler ve Moğollardan korunabilmek için yaptılar derken( ki Çin’liler bunu kabul etmezler), bazıları Çin’li yöneticiler ve imparatorların ülke halkının boş kalmaması ve kendilerine baş kaldırmaması için çalıştırılmak amaçlı bu yapının yapıldığını söylerler. Diğer bir görüş ise ülkenin tek bir yönetim altında birleşmesi sonucunda ülkeden kaçışların önlenmesi için bu duvarın yapıldığıdır.

Elimdeki notları çıkarıyorum. Okuyorum. Okuduklarımdan;

Çin Seddinin uzunluğunun 5.500 km. olduğunu,

Çin Seddinin günümüzde 2.414 kilometresinin görülebildiğini ve bunun Ming Hanedanı döneminden kaldığını,

Toplam 1 milyon insanın bu eser için çalıştırıldığını, yapıma başlanılan ilk yıllarda sadece suçlular, askerler ve kölelerden oluşan işçilerin 300 bininin çalışırken öldüğünü,

Duvarların içleri toprak ve küçük taşlarla doldurulan çuvalların büyük duvarlarla örülmesiyle yapıldığını,

Duvarların ortalama 6 metre yüksekliğinde ve 7 metre genişliğinde olduğunu,

Dünyanın en uzun savunma duvarı olan Çin Seddinden sonra dünyanın en uzun ikinci sur duvarlarının Diyarbakır’da olduğunu,

Çin Seddi’nin uzaydan görülebilen, insan yapısı tek mimari eser olduğu şeklinde görüşler olduğunu,

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine alınan Cin Seddi’nin 7 Temmuz 2007 tarihinde “Dünyanın 8’nci Harikası” olarak kabul edildiğini (Meraklısına Not: Dünyanın Yedi Harikası, tamamı insanoğlu tarafından inşa edilmiş, olağanüstü antik yapı ve yapıtlardır. 7 Harika 1.Mısır Piramitleri,2.İskenderiye Feneri,3.Babil'in Asma Bahçeleri,4.Efes'teki Artemis Tapınağı,5.Olimpos'taki Zeus Heykeli,6.Kral Mausoleus'un Mozolesi,7.Rodos Heykeli’dir. Ayrıca, İsviçre merkezli "New7Wonders Vakfı", dünyanın yeni 7 harikasını belirlemek için başlattığı yarışmaya 21 finalist eser katılmıştır. Dünyanın dört bir yanından yaklaşık 100 milyon kişi cep telefonu ve Yeni Yedi Harika, New7Wonders.com adlı internet sitesinde 6 yıl boyunca oy kullanarak dünyanın yeni 7 harikasını seçmiştir. Oylama 7 Temmuz 2007'de (07/07/07) sona ermiş ve dünyanın yeni 7 harikası, Portekiz'in başkenti Lizbon'da ilan edilmiştir. Dünyanın yeni 7 harikası; Ürdün'deki Petra Antik Kenti, Çin Seddi, Brezilya'daki Kurtarıcı İsa Heykeli, Peru'daki Machu Picchu Antik Kenti, Meksika'daki Chichen Itza Piramidi, İtalya'nın Roma kentindeki Kolezyum ve Hindistan'daki Tac Mahal Anıtmezarı olarak açıklanmıştır).

Öğreniyorum.

Çin Halk Cumhuriyetinde bir söz vardır. Mao’nun ifade ettiği söylenir. “Çin Seddine çıkmayanlar gerçek adam sayılmazlar”.

Başlıyoruz Çin Seddine yürüyerek çıkmaya. Çin Seddi çok dik ve engebeli. Çıkması da çok zor. Ama kaçış yok. Tırmanacağız.

Tırmanıyoruz. Tırmanıyoruz bitiremiyoruz. Yorulunca merdivenlerde ya da duvarda oturup dinleniyoruz. Ama pes etmeden parkuru tamamlıyoruz. Manzara harika. Şaşırmamak ve hayret etmemek mümkün değil insanoğlu nasıl başarabildi diye.

Her çıkışın bir inişi var elbette ama bu iniş çok farklı. Oldukça zor geçen inişin ardından ter içinde buluşma noktasına ulaşıyoruz. Öğle yemeğine doğru yol alıyoruz.

Pekin’e dönerken yolumuzun üzerinde bulunan Çin tarihinde önemli bir yere sahip olan Ming Hanedanı'na ait olan Hanedanın 13 imparatorunun ihtişamlı mezarlarının bulunduğu Ming Mezarlarına doğru gidiyoruz.

Gideceğimiz bölgede Ming Hanedanlığı İmparatorlarının 13 mezarı bulunuyor. İmparator Zhu Di’nin ölümünden sonra gömülürken 16 cariyesinin de canlı canlı gömüldüğünü okuyorum ve tüylerim diken diken oluyor.

Otobüsten iner inmez şeftali satan köylüler etrafımızı sarıyor. Şeftaliyi özlemişiz ama nerede Bursa’nın yarma şeftalisi diyoruz.

Mezarları geziyoruz. Çıkışta hep beraber “Pekin Ördeği” yemeğe gidiyoruz. Sevmeyenimiz yok gibi. Pekin günlerimizin sonuna geldik. Pekin’i, Çin’i ve Çin’lileri sevdik galiba.

Yarın sabah erkenden Xian’a doğru yola çıkacağız.

Xian’da görüşmek üzere.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder