17 Mayıs 2012 Perşembe

EŞEK ÜSTÜNDE KÖPEK,ONUN ÜSTÜNDE KEDİ,ONUN ÜSTÜNDE DE HOROZ OLAN BREMEN MIZIKACILARININ KENTİ ...

Sabah kahvaltısının ardından erkenden otelden ayrılarak Hamburg’a doğru hareket ediyoruz. Yolumuz üzerinde Bremen’e uğrayacağız. Hepimiz okuduk Grimm Kardeşler (Jacob Grimm-Wilhelm Grimm)'in yazdığı masallardan birisi olan Bremen Mızıkacılarını.

İsterseniz anımsamayanlar için anımsatayım bu güzel masalı. Sahiplerinin kendilerine olan kötü tutumundan dolayı evden kaçan bir eşek, bir köpek, bir kedi ve bir horozun Bremen'e gidip orada müzisyenlik yapma düşleri masalın ana temasıdır. Kafadarlar yola çıkarak iyi arkadaş olurlar. Bir kız ve annenin evine giren hırsızlar girdiği bir evin önünde dururken bir canavar silüetini andırmaları (eşek üstünde köpek, onun üstünde kedi, onun üstünde de horoz) ve hepsinin bağırması sonucu ortaya çıkan kakafoni hırsızları korkutur. Bu canavar silüetinden korkan hırsızlar bir daha asla geri dönmezler. Dört kafadarda bu evde yaşarlar.

İşte bu 4 kafadarın Bremen’in de dolaşacağız bugün.

Bremen’de otobüsten iner inmez dolambaçlı parke sokaklar karşıladı bizleri. Dolambaçlı parke sokaklarda, sivri çatıları ve kafesi pencereleriyle 500 yıllık tuğla evler, yeni antrepler ve işyerlerinin yan yana olduğunu fark ettim hemen.

Bremen kentinde rönesans döneminden kalma belediye binası, 800 yıllık St. Peter Katedrali ve eski Schütting ya da tüccarlar evinin ünlü olduğunu okumuştum.İlk olarak keşfimizi buradan başlattık.

Weser Irmağı'nın sol kıyısındaki yeni kentte, şirin ve güzel evler üç şeritli bulvarlar ve çiçek tarzlarıyla dikkatimizi çekti. Burasının "Avrupa'nın bahçe kenti" olarak anıldığını öğreniyorum ve bu şekilde anılmaya hakkı olduğunu anlıyorum.Grup olarak Bremen Mızıkacıları Heykeli, 1405 senelik Hükümet Konağı, 1042 yılında yapımı başlayan St. Petri Kilisesi, 1537 senesinde yapılan Bremen'in zengin gelenekli zaanatkar odası "Schütting", 1600 senesinden Weser rönesansından kalma ticaret evleri ve 1404 yılında yapılan Bremen'in simgesi ve aynı zamanda hürriyet sembolü olan Roland-Heykeli, Fall Kulesi ,Böttcher Caddesini geziyoruz.

Bu tarihi eserlere biraz zıt olan ve 1966 senesinde yapılan modern Bremen Parlamentosunu "Haus der Bürgerschaft" fark ediyorum.

Weser nehri kıyısında yer alan şehrin ekonomisinin yüzyıllardır süregelen denizcilik ve deniz aşırı ticaret tarafından biçimlendirildiğini,Bremen şehrinin bugün Alman ekonomisinde otomotiv-gemi yapımı-çelik-elektronik-gıda sanayisi ile önemli bir konuma sahip bulunduğunu, şehrin 2005 yılında "Bilimler Şehri" unvanını kazanan ilk Alman şehri olduğunu öğreniyorum.

Nehir kıyısında historizm devrinde inşa edilen ihtişamlı yapılar ve orta çağdan kalma Schnoorviertel-Urgancılar semtinin çok etkileyici olduğunu ve buradan geçerken çok etkilendiğimi paylaşmak isterim.

Bremen Okyanus Müzesinin Avrupa'nın en önemli etnografya müzelerinden birisi olduğunu öğreniyorum ama gezmeye vakit olmadığından gezemiyorum.Birden aklıma Weder Bremen takımı ve burada top oynamış bulunan Engin VEREL geliyor. Nereden aklıma geliyor bilmiyorum ama Engin’in de Bremen şehrinin eski şehir merkezinde bulunan gotik yapı tarzında kiliselerin önünden geçmiş olduğunu düşünüyorum.

Eşek üstünde köpek, onun üstünde kedi, onun üstünde de horoz olan Bremen Mızıkacıları Heykeli önüne geliyoruz.Etraf panayır alanı gibi.Fotoğraf çekip meydanda yere oturarak etrafımı gözlemlemeye ve fotoğraf çekmeye başlıyorum. Bremen'e daha çok vakit ayırmam gerektiğini not ediyorum.

Pekmezci Gezi Grubu üyeleri çok dakiktir. Verilen saatte otobüsümüz Bremen’e doğru hareket ediyor.Yolumuz uzun. Yaklaşık dört buçuk saat sonra Almanya'nın ikinci büyük Avrupa'nın 7. büyük metropolü dünya gemiciliğinin başkenti Hamburg'a ulaşıyoruz.

Hamburg paylaşımımda görüşmek üzere,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder