4 Mart 2012 Pazar

BRÜKSEL'DE KISA BİR GEZİNTİ…

Merhabalar,

Bu yazımda sizleri gezginlerin uçak fiyatının ucuzluğu nedeniyle seyahatlerinde ilk veya son durak olarak kullandıkları Brüksel’e götürmek istiyorum. Ankara’dan Brüksel’e Türk Hava Yollarının direk seferi var. Bu elbette biz Ankara’lılar için büyük avantaj.

Sabah saat 04.10 da bindiniz mi yerel saatle 07.10 da Brüksel’desiniz. Önce size Belçika ile ilgili kısa bilgiler vereyim. Para birimi Euro’dur. Fransızca, Flamanca ve Almanca konuşulur. Batı rüzgarlarına açık okyanus iklimi hakim olduğundan gri bulutlar neredeyse dört mevsim tepenizdedir. Sıcaklık baharda 10 derece civarındadır. Kış aylarında ise sıfırın altındadır. Şemsiyenizi yanınızdan ayırmamanızı öneririm. Öte yandan hava her an değişebileceğinden her havaya uyum sağlayabilecek hafif giysiler seçmeniz yararlı olur.

Brüksel’de yaya trafiği rahattır. Brüksel Metrosu pek güvenli değildir. Çantalarınıza dikkat etmeniz gerekir. Düşünün Avrupa Birliğini duyduğunuzda ilk aklınıza gelen nedir? Diye. Çoğunuzun cevabı eminim Brüksel’dir. Belçika’nın başkenti Brüksel, Avrupa Birliği’nin 3 ana kurumu olan AB Komisyonu, AB Bakanlar Konseyi ve Avrupa Parlamentosundan ilk ikisinin resmi organlarının büyük çoğunluğu Brüksel'de yerleşiktir. Sonuncusu Avrupa Parlamentosu ise Strazburg ile dönüşümlü olarak Brüksel'de çalışmalarını yürütmektedir.

Bunlara bağlı ve bunlarla ilgili irili ufaklı yüzlerce kuruluş da dikkate alındığında Brüksel bu sebeplerden, AB veya Avrupa başkenti olarak gösterilir. Ayrıca NATO Merkez Karargahı da Brüksel’dedir. 6. yüzyıl başlarında kurulan Brüksel ismini bataklıklardan almıştır. Buraya yerleşen zanaatçılar ve tüccarlar bölgeye BRUOCSELLA adını vermişlerdir("bataklıklar içindeki yerleşim" anlamına gelen).

İsim değişerek günümüzde Brüksel olmuştur. Brüksel, 1830'da resmen Belçika Krallığı'nın başkenti olmuştur. 1971'deki anayasa değişikliğiyle ülke yönetsel olarak üç ayrı bölgeye ayrılmıştır. Flamanca konuşulan FLANDRE, Fransızca konuşulan VALON Bölgesi ve her iki dilin de konuşulduğu BRÜKSEL. Avrupa'nın çeşitli yerlerinden aldığı göçlerle ülkenin nüfusu on milyona yaklaşmıştır.

Brüksel Havaalanı oldukça büyük bu nedenle dikkatli olmanızı öneriyorum. Özellikle kalabalıksanız 2-3 kişinin kaybolacağına garanti verebilirim. Turlara iştirak ederek giderseniz Brüksel’e Kraliyet Sarayı, Çin ve Japon Evleri, Grand Place, Magna Capice, Borsa Binası, Atomium ve Heysel Stadyumuna götürürler sizleri. Uykusuzluk ve yorgunlukla aslında işkence gelir bu tur size. Brüksel’i gezerken caddelerde göreceğiniz çöpler ve trafik "tanıdık" bir yerde olduğumuzu düşündürür bizlere.

Çöpler her yerdedir Brüksel’de. Brüksel’e gelmişken mutlaka görün ve görmeden gelmeyin şeklinde önerilerde bulunursam ukalalık olarak düşünmeyin lütfen. Otomobil tarihinin dünü ve bugününü göreceğiniz AUTO WORLD müzesinde araçlardaki 100 yıllık gelişimin her anına tanıklık etmeniz mümkündür. Ünlü restorantları, alışveriş merkezleri ve ortaçağdan kalma göz alıcı yapılarıyla şehrin can damarı olan Grand Palace gündüz ve gece vazgeçemeyeceğiniz bir cennetti.

Belli dönemlerde burada kurulan devasa çiçek halısı (FLOWER CARPET) bu mekanı daha da ilgi çekici kılmaktadır. Normal günlerde ise burası kurulan Çiçek Pazarı ile renklenmektedir. Fotoğrafçılar için bulunmaz bir cennet olan Grand Place’da bitişik nizamda yapılmış onlarca bina vardır. Çoğu meslek loncaları için kurulmuş bu binalar daha çok sarayları anımsatmaktadır.

Bunlardan bazıları ise : ( LA LOUVE: Anıtlar ve heykellerle donatılmış okçu loncasıdır. MARC DE VOS tarafından binaya eklenen dört heykel; doğruluk, yalan, kargaşa ve barış barışı sembolize etmektedir. LE RENARD: VON NERUM ve MARC DE VOS'un ortak çalışması olan terzi loncasıdır. LE COMET: Antoine Pastorana'nın 1698'de inşa ettiği kayıkçılar birliğidir. LE PIGEON: 1852'de VICTOR HUGO'ya da ev sahipliği yapmış ressamlar odası. HOTEL DE VILLE: Grand Place meydanında yer alan binalardan en gösterişlisidir. Burası Belediye Binasıdır. Binanın sol tarafı 1402'de JACQUES VAN THIENEN adlı bir mimar tarafından yapılmıştır. Sağ tarafının 1444'de ismi meçhul biri tarafından inşa edildiği sanılmaktadır. MANNEKEN-PIS: 1619 yılında JEROME DUQUESNOY tarafından yapılmış işeyen çocuk çeşmesidir. Belçikalıların en eski hemşehrilerinden olan Manneken-pis'e ilişkin sayısız efsane vardır. İşte benim duduğum... Zengin bir şehirli ulusal şenlikler sırasında tek ve biricik oğlunu kaybeder. Çocuk beş gün sonra Rue de l'Etuve'ün köşesinde bu halde bulunur! Sonra da bu köşeye olayı sembolize eden bronz bir heykel dikilir. Başka bir hikaye ise şehri yanmaktan kurtaran cesur bir çocuğa işaret etmektedir.) .

102 metrelik atom çekirdeği ATOMIUM şaşırtıcıdır. Kuzeydedir ve Brüksel’in dışındadır. Aynı zamanda çevresine kurulan EU Köyü, 26 sinema salonu ve Dünya Ticaretinin nabzı sayılan TRADE MART ile de önemlidir. Metro ile HAZEL Durağına gidip, on dakikalık bir yürüyüşle ATOMIUM'a ulaşabilirsiniz.

Müzik aletleri müzesi MIM MUSEE Des INSTRUMENTS De MUSIQUE’nun hemen yanında bulunan bina Müzik Akademisidir. Burada her yıl QUEEN ELIZABETH müzik yarışması düzenlenmektedir.

Doğa tarihi müzesi MUSEUM Des SCIENCES NATURELLES’da biyolojiden ekolojiye kadar farklı bilim dallarında birbirinden ilginç eserler bulunmaktadır. 25.000 kitaplık bir koleksiyon, eski savaş aletleri ve bayrakların bulunduğu MUSEE DE L'ARMEE meraklıları için güzel bir Askeri Müzedir. Brüksel’de Çinliler ve Japonlarca hediye edilen karşılıklı iki yapı bulunmaktadır. CHINESE PAVILLION & JAPANESE TOWER’u mutlaka görün ve uzunca vakit ayırın. Arkeoloji kalıntıları, antikalar, plastik sanatlara ait eserler, Roma dönemi mücevherleri, Mısır hazineleri ile sayısız tablonun sergilendiği KRALİYET GÜZEL SANATLAR MÜZESİ’ de görmeniz gereken bir müzedir. Girişi ücretsiz olan ve Waterloo Savaşına ait gizli belgeler ile savaşta kullanılmış mühimmat ve üniformaların yer aldığı WELLINGTON MÜZESİ’ni de kaçırmamanızı öneririm. Grand Place'de yer alan BİRA MÜZESİ’ si ünlü Belçika Biralarının tarihine ışık tutmaktadır. Ülkede 500'den fazla bira çeşidi vardır. Halk arasında ise bu sayı üç grupta toplanmıştır. FRUIT BEAR : (Grisk) Alkol oranı çok düşük olan meyva biraları. NORMAL BEAR: Tipik Belçika biraları. En yaygını JUPILER... STRONG BEAR: (DEVIL BEAR) Oldukça serttir. 16. yüzyıl başlarına kadar uzanan dantel geleneğinin örneklerini MUSEE Des COSTUMES et DANTELLES ‘da bulabilirsiniz.

Belçika finansının kilit yeri olan 43 Metre uzunluğunda ve 37 metre genişliğindeki BORSA BİNASI. nı mutlaka görmelisiniz. 69 metre yüksekliğindeki ST MICHEL KATEDRALİ ni de görmelisiniz. Bu roman ve gotik tarzının en iyi temsilcisidir.Mimar HENRI BEYAERT tarafından planlanmış ve parkı çevreleyen 48 heykelden her birisinin Belçika'nın ulusal kahramanlarını ifade ettiği SQUARE DU PETIT SABLON ve bu alanda bulunan Antikacılar Sokağı hafta sonları ülkenin dört bir yanından gelen meraklıları ağırlamakla beraber eski Antika Pazarını görenler için hayal kırıklığı yaratmaktadır. Kraliyet Sarayını ve 26.000 metre karelik binası ile aynı zamanda Avrupa'nın en geniş yapısı olan Adalet Sarayını da mutlaka görmelisiniz.

Peki sevgili dostlar bu kadar geziyoruz ne yiyelim ve içelim diyeceksiniz. Yanıtı kısa ve öz. Kaldığınız sürece her gün patates kızartması, midye,waffle yemelisiniz.

Gezgin sevgilerimle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder