4 Mart 2012 Pazar

RUHUNUZUN,GÖZÜNÜZÜN VE DAMAĞINIZIN ŞEHRİDİR VİYANA….


Tüm gezginlerin en az bir kere ziyaret ettiği, gördüğünüz anda ruhunuzun, gezdiğiniz anda gözünüzün ve yemek yediğiniz anda da damağınızın zevk aldığı ender şehirlerden birisidir Viyana.
Orta Avrupa gezilerinizde 2 veya 3 gece konakladığınız bu kent öylesine muhteşemdir ki dönerken mutlaka bir kez daha gelmeye kendi kendinize söz verirsiniz. Orta Avrupa turlarında seyahatler ya Prag ya da Budapeşte’den başlar. O nedenle geçişlerde uğranılır Viyana’ya.
Eğer direk olarak uçakla gelirseniz şehir merkezine 20 kilometre uzaklıktaki Schwechat Havaalanına iner uçağınız. Otobüs veya trenle gelebilirsiniz merkeze. Sabahın erken saatlerinden gece saatlerine kadar kalkan otobüslere binip kolayca ulaşmanız mümkün. Ben trenle de gelmeniz mümkün olmakla birlikte otobüsü tercih etmenizi öneririm.
Viyana'da her bölgenin bir numarası vardır. Adresler numaralarla başlar. Numaradan sonra sokak adı ve bina numarası gelir. Havaalanında otobüse binerken gideceğiniz bölgenin numarasına dikkat etmeniz gerekir. Unutmadan Viyana’da 23 bölge vardır.Havaalanından şehre girerken gözünüze hitap edecek yapılar karşılar sizi. Kolay değil müziğin,tarihin merkezine geldiniz. Zaten havaalanından şehre seyahat sırasında gördüğünüz tabiata hayranlıkla girersiniz şehre.
Viyana’da çok fazla otel vardır. Size tavsiyem saraydan bozma bir otelde kalmanız. İsim isterseniz Schönbrunn Sarayına yürüme mesafesinde bulunan ve eskiden sarayın bir parçası iken günümüzde otel olarak kullanılan Hotel Schönbrunn’de kalmanız. Otelin saray olması sizi korkutmasın. Fiyatı oldukça makul. Viyana’da otele yerleştikten sonra hemen kendinizi sokağa atmalısınız.
Zira yapacağınız çok iş,gideceğiniz çok yer,tadacağınız çok lezzet var. Unutmayın siz öyle bir kente geldiniz ki bu kent Mozart’ın kenti, bu kent Sisi’nin kenti. Bu kent valsin kenti. Bu kent konserlerin ve özellikle yeni yıl konserlerinin kenti.
Yukarıda da belirttiğim gibi Viyana 23 bölgeden oluşuyor. Merkez 1. Bölge. Burada bulunan Ring Meydanından başlayalım ilk önce gezintimize. Mutlaka görmeniz gereken Opera Binası heybeti ve üzerindeki heykellerle dikkatinizi çekecek hepinizin. Bu bina meydanın ilk binası. Burada konser dinlemek gerçekten büyük bir ayrıcalık.
Hani bir çok yerde rastlamışınızdır. “Ölmeden Önce Yapmanız Gereken 100 Şey”, “Ölmeden Önce Görmeniz Gereken 100 Şey” diye. İşte bana göre insanın yapması gereken 100 şeyden birisidir bu binada konsere gitmek. Hele Viyana’da yılın her son perşembesinde düzenlenen dünyaca ünlü balo karnavalına da katılabilirseniz bana göre çok önemli bir olaya tanıklık edersiniz ve çok şanslısınız.
Ring Meydanında dolaşmaya devam ettiğinizde Viyana’nın en işlek caddesi Karntner Strasse’yi görürsünüz. Burada cafeler,lüks mağazalar ve sokak eğlenceleri ile başınız döner. Hele Noel zamanı bu caddenin keyfine doyamazsınız.
Sokağın sonunda bütün ihtişamıyla 1137 den kalma Avusturya gotik sanatının en önemli yapıtı olan Stephansdom Katedrali ile karşılaşırsınız.( Stephansdom üç kez inşa edilmiş. İlk zamanlar yüksekliği 83 metre iken Heinrich Jasomirgott II zamanında çıkan yangından sonra yüksekliği uzatılarak Roma tarzında inşa edilmiş. 50 sene sonrada şu an ki gotik stilinde yeniden düzenlenmiş ve bu düzenleme yaklaşık 150 yıl sürmüş)Eğer yoruldu iseniz hep beraber oturalım bir cafeye. Kahve içip lezzetli keklerden yiyelim. Viyana’da kahve kültürü önemli bir kültür. Kekler ise çok lezzetli. Viyana en çok kahve kültürü ve lezzetli kekleri ile ünlü. Kekler başlı başına bir sanat eseri.
Benim tercihlerim bol çikolatalı, acıbadem ve fındıklı içi krema ile dolu Imperial Torte, içi çilek reçeli ve fındıkla dolu tereyağlı kremalı Linzertorte ve elmayla hazırlanarak bol şekerli ve sıcak servis edilen üzerine krema ya da dondurma konan Apfelstrudel. Mutlaka denemelisiniz.
Dinlendiyseniz devam edelim. Bahçeleriyle ve sanat gelerileriyle Viyana'nın en çekici yerlerinden biri Schloss Belvedere’ ni, "Viyana'nın Versailles”ı Schloss Schönbrunn’u gezip hayran kalmamanız mümkün değildir. Schloss Schönbrunn da 1400 den fazla oda olduğuna tanıklık edip bahçesinde gezerken Viyana’ya hayranlığınız daha da artacak. Bu arada unutmadan dünyanın en iyi sanat koleksiyonunu bulunduran müzelerinden biri olan Kunsthistorisches Müzesini mutlaka gezmelisiniz.
Evet akşam oldu mu Viyana’da ciddi bir iş başlar. Bu da yemektir. Zira Avusturya’da ve özellikle Viyana’da yemek çok ciddi bir olaydır. Böyle olunca da Viyana’da yemek pahalı bir olaydır. Tafelspitz ( özel hazırlanmış dana eti yemeği), mantarlı balık ragout, patatesli kuzu eti,hardallı ıspanak mutlaka tatmanız gereken lezzetler. Husarenpfannkuchen adlı tatlı ise muhteşem. Mutlaka deneyin. Eğer yapabilirseniz 1. bölgede tramvaya binin,paytonla dolaşın ve her zaman söylediğim gibi mutlaka Viyana sokaklarında kaybolun. Öyle bir kaybolun ki sizi arayanlar saatlerce bulamasınlar...
Sizi bir tatil günü ruhen dinlendirmek ve tat almanızı sağlamak istedim. Umarım başarılı olmuşumdur.
Gezgin sevgilerimle,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder