4 Mart 2012 Pazar

ÇİKOLATA SEVER MİSİNİZ??? PEKİ YA BRUGGE’Ü???

Dünyada görmediğimiz çok az ülke kaldı. Kimileri bize gezgin diyor. Kimileri seyyah, kimileri ise dünya vatandaşı. Bence üçü de doğru. Her şeyden önce bir "dünya vatandaşı"yım. Tüm dünya insanlarına, uygarlıklarına ve kültürlerine, hiçbir ayrım yapmadan, önyargısız yaklaşıyorum. İnsanlara ırk, din, dil, cinsiyet ve milliyet kalıplarının dışında, "insan" olarak bakmayı biliyorum. Kendi kültürümden olmayan insanların geleneklerini, kültürlerini, dünyalarını anlamaya çalışıyorum. Dünyanın, ancak insanla, temiz bir çevreyle ve sağlıkla değerli olduğunu; bu çeşitliliğin de büyük bir hazine olduğunu biliyorum. Gezmenin, kişinin hoşgörüsünü, yaratıcı yanını ve duyarlılığını artıran bir okul olduğunu ve bu okulun yaşı olmadığını; paylaşmanın da gezmek gibi bir tutku olduğunu hiç aklından çıkarmıyorum.

Brugge’ün yaşamım da özel bir yeri vardır. Ruhumun dinginleştiği, dinlendiği, coştuğu yerdir Brugge. Brugge benim vazgeçemediğim üç yerden birisidir(Diğer iki yeri beni izlemeye devam ederseniz öğrenebilirsiniz)

Buraya ilk gidişimden ve en çok nelerden etkilendiğimden bahsetmek istiyorum. İlk kez bir Brüksel sonrası uğradım Brugge’e. Akşam üzeriydi. Lake of Love(Aşk Gölü) kenarındaydım. Gün batıyordu. Aman tanrım dedim. Böylesi bir gün batımı görmemiştim. Cilveleşen ördekler,kuğular ve kanallar ile 1 saat içerisinde bağlandım Brugge’e.

Otele doğru yürürken geçtiğim Sauve Garde’da kendimi cennette hissederken flaman stili evlerin ihtişamı ve evlerin çatıları ile hayranlığım aşka dönüştü Brugge’de. Otelime yerleşme sonrası hemen çıktım tekrar otelden… Öyle ya benim gibi bir adam ilk 1 saatte Brugge’e aşık olmuştu. Doğruca meydana indim.

Brugge’de bilenler bilir ama bilmeyenler için yazayım iki ana meydan vardır. Bir tanesi restoranlarıyla,hediyelik eşya dükkanlarıyla kafelerle sizi karşılar. Diğeri ise flaman stili evlerle doludur. Bu evlerin özelliği çatılarıdır. Çatılar basamak şeklinde yükselirler. Evler birbirlerine yapışık olarak yapılmışlardır. Uzaktan kule gibi görürsünüz. Kendimi hemen aşk gölüne yönlendirdim.

O da ne? Karanlıkta bir başka güzellikler içerisindeydi göl. Tabi yol boyu çikolatacıları ve onların lezzetlerinden bahsetmeme gerek yok sanırım. Benden size tavsiye ilk önce patates kızartması+bira keyfinden sonra çikolata keşfine başlayın. Michelangelo tarafından yapılmış olan heykellerle süslü LADY CHURCH ve Michelangelo'nun yaptığı "Meryem ve Çocuk" anıtını görüp hayran kaldığımdan mutlaka gidin derim.

Şehirde öylesine çok müze var ki mutlaka gidi. Ancak pazar ve pazartesi günü kapalı olduklarını söylemeliyim. Kanalda tekne turu kuzeyin Venediği olduğu söylenen Brugge'e haksızlık diye düşünüyorum.

Zira Venedik ile Brugge mukayese bile edilemez. Ben Brugge'ü Venedik'ten daha çok sevdiğimden midir bilmiyorum ama benim için gerçek olan şey kanalları gezerken her seferinde hayallere dalıyorum. Gezinti yine hayran olduğum Aşk Gölünde biter her seferinde. Para atarak dilek tutun isterseniz.

Faytonun keyfine vardığınız yerlerin en önemli yerdir Brugge. Atların pehlivanı olarak düşündüğüm faytonlarla şehri dolaşırken romantizmin doruklarına erişmemeniz mümkün değil.

Çikolata filmini seyrettiniz mi? Utanmasam filmdeki gibi her köşe başındaki çikolatacıdaki her farklı lezzeti deneyecektim. Lütfen yolunuz Brugge’e düşerse ve bu yazıyı da okursanız benim içinde çikolata tadın. Ayrıca,wafel,patates kızartması ve midyeyi deneyin mutlaka. Biranızı yudumlarken de beni anın lütfen.

Belçika’da bira çok önemli. 500'den fazla bira çeşidi vardır Belçika'da ama 3 ana kategoride toplanmıştır.

FRUIT BEAR : (Grisk) Alkol oranı çok düşük meyva biralarıdır. NORMAL BEAR: Tipik Belçika birasıdır ve en yaygını JUPILER’dir. STRONG BEAR: (DEVIL BEAR) Oldukça sert olup bana bir şey olmaz demeyin, etkileri tecrübe ile sabittir, size bir şey olur. Otel seçiminde ise kendinizi bu kadar rahat ve huzurlu hissedeceğiniz ikinci bir yer olamaz. Sürekli gülen ve size yardımcı olan Brugge’lülere hayran kalacaksınız. Paris ve Prag’ın romantik şehirler olduğuna katılıyorum.

Ama Brugge’de en az onlar kadar romantiktir. Brüksel’ e uçak fiyatı diğer Avrupa kentlerine göre oldukça düşüktür. O nedenle Brüksel’e inip trenle Brugge’e geçebilirsiniz. Brugge’de kalıp günübirlik Brüksel’e gitmenizi tavsiye ederim. Sizlerle bir başka yazımda Gent’i paylaşmak isterim. Gent’te en az Brugge kadar güzel ve romantik Belçika şehridir.

Dostlar,okuyucu karşımda sanki sohbet ediyormuşum gibi yazmam umarım sizi rahatsız etmiyordur.

5 yorum:

  1. Keşke fotoğraf da ekleyebilseniz...

    YanıtlaSil
  2. En kısa zamanda fotograflarda eklenecektir.

    YanıtlaSil
  3. O kadar güzel ve samimi yazmışsınız ki, siz anlatırken kendimi sanki oradaymış gibi hissettim. Görmeyi çok istediğim bir şehirdi zaten ama planlarımı daha erkene çekeceğim bu yazıdan sonra. Çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. Samimi yorumunuz için teşekkür ederim. Seyahatinizden sonraki izlenimlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

    YanıtlaSil
  5. teşekkürler Abidin YAZINI OKUDUKTAN SONRA bRUGGE kesin görmek istediğim yerleden birisi oldu :)

    YanıtlaSil