4 Mart 2012 Pazar

MOSKOVA MÜZELERİ

Moskova’ya gidecek olanlar için görülmesi gerekli yerler listesi oluşturmak oldukça kolaydır. Çünkü dünyaca ünlü bir çok şaheser bu şehirde bulunmaktadır. Geçmişin tüm yorgunluğunu taşıyan Moskova bana göre dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olmasının yanında adeta bir müzeler şehridir. Hatta Moskova için Müzeler başkentidir diyebiliriz.

Moskova’da; bize ait olan Troya hazinesinin sergilenmekte olduğu Puşkin Müzesi, en az onun kadar önemli Tretyakov Galerisi, Komünizmin ve iktidarın sembolü Kremlin Sarayı ile Kızıl Meydan, Lenin Mozolesi ve St. Basili Kilisesi, Bolşoy Tiyatrosu, Yeni Kızlar Manastırı'ndaki Nazım Hikmet'in mezarı, Moskova'yı kuşbakışı seyreden Lenin tepeleri, Tverskaya Caddesi, Arbat Sokağı görülmeye değer yerlerin başında gelmektedir. Ama hemen herkesin bildiği bu yerlerin dışında eski Moskova sokaklarına yolunuz düşerse, sokakların köşe başlarında küçük müzeler karşınıza çıkacaktır.

Bu küçük müzeler öylesine güzeldir ki birisinin de mutlaka sizin ilginizi çekeceğini düşünüyorum.Moskova’nın çoğu müzesi ve galerisi Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’nın en iyi müzeleriyle karşılaştırılabilecek koleksiyonlara sahiptir.Peki sizler hiçbir şehri sadece müzeleri için ziyaret ettiniz mi? 3 senedir her fırsatta bizler bunu yapmaya çalışıyoruz.

En son 2007 yılının Aralık ayında sadece Müze ziyareti için aralarında Prof. Hasan Pekmezci, Şükran Pekmezci,Şefik Kahramankaptan,Habip Aydoğdu, Yalçın Gökçebağ,Metin Yurdanur, Gültekin Serbest,Zeki Serbest, Memet Kıyat,Yüksel Maden,Ayşe Arkun ve Aynur Pehlivanlı’nın da bulunduğu sanatçı ve sanata gönül veren 65 kisi ile birlikte Moskova’ya gittik.

Her yıl yaptığımız sanat gezilerimizin en keyiflilerinden biri olan bu gezimizde özellikle Rusya’nın en büyük müzelerinden birisi olan ve 130.000’in üzerinde eserin sergilendiği Tretyakov Müzesi ile sanat mabedlerinden Puşkin Güzel Sanatlar Müzesini doya doya gezdik. Bu yazımda Moskova’ya gittiğinizde elinizde Moskova Müzeleriyle ilgili bir Bilgi Notu olabileceğini düşündüğüm bilgilere yer verdim. Umarım ansiklopedik bilgilere yer vermeye çalıştığım bu yazı sizlere Moskova’ya yapacağınız seyahatinizde yardımcı olur.

Puskin Güzel Sanatlar Müzesi

Puskin Müzesi Londra’daki British Müzesi’ne birçok eski heykelin alçıdan kalıplarıyla dünya medeniyetlerinden bir kesit sunması yönüyle birbirine benzer. Yine de tüm önemli Batı dönemi sanatından ünlü ressamları konuk eder; Claude Monet,Paul Cézanne,ve Pablo Picasso’nun eserleri orada sergilenir. Puşkin Güzel Sanatlar Müzesi için Rusya’nın sanat mabedi dersek yanlış söylememiş oluruz. Müze 1912 yılında Mimar R.Klein tarafından tasarlanmış ve Moskova Üniversitesi Profesörlerinden İ.Tsvetaev tarafından açılmıştır. Rus hayırsever Y.Nechanev-Maltsev ve halkın bağışladığı eserler bir araya getirilerek kurulan ve 1937 yılında Şair A.Puşkin’in adı verilen Müzede batı dönemi sanatından ünlü ressamların (Boticelli, Tiepolo, Poussin, Vatto, Bouche, Corot, Monet, Renoir, Cezanne, Van Gogh, Gougin, Mattise ve Picasso’nun) eserleri bulunmaktadır. Müze ayrıca Londra’daki British Müzesi’ne de birçok eski heykelin alçıdan kalıplarıyla dünya medeniyetlerinden bir kesit sunması yönüyle benzer. Puşkin Güzel Sanatlar Müzesi’nde Çanakkale’den Almanya’ya kaçırılmış, savaş ganimeti olarak Rusların eline geçmiş, 1998’de sergilenmeye başlanan Truva Hazinesi de bulunmaktadır.

Tretyakov Müzesi

Moskova’daki en göze çarpan sanat müzelerinden biri özel koleksiyonunun büyük bir kısmını şehre bağışlayan sanatın zengin hamilerinden Pavel Tretyakov tarafından kurulmuştur. Tretyakov Müzesi ülkenin tüm tarihi eserlerine ev sahipliği yapan ve 130.000’in üzerinde eserin sergilendiği bir müze olup ülkenin en önemli sanat mabetlerindendir. Tüccar Tretyakov’un 1892 yılında kendi kolleksiyonu olan 2000’e yakın tablo ve heykeli Moskova şehrine bağıslamış ve bunun sonucunda da müze faaliyete geçmiştir. Lavrusinkiy ve Krymskiy Val olarak 2 ana binadan oluşan müzede, 18. ve 19.yüzyılın ilk yarısına ait ender ikonalara, zamanın mülki amirlerinin portrelerine ve Rus ressamlarının eşsiz tablolarına Lavrusinkiy binasinda rastlayabilirsiniz. Bu binada yarıca 19.yy ikinci yarısına ait büyük bir realizm dönemi koleksiyonu vardır. Krymskiy Val binasında ise 20. yüzyılda Rus ressamları tabloları sanatseverlerin gösterime sunulmuştur. Rus güzel sanatlarının sergilendiği milli müzede Andrey Rublev’in “İkona”sı, “İsa’nın İnsanlara Görünüşü” adlı muazzam yapıt, İlya Repin’in “Korkunç İvan ve Oğlu İvan” adlı tablosu, Surikov’un eserleri, Maleviç, Podçenko, Larionov, Gonçarov vb. sanatçıların avangart tabloları yer almaktadır.

Kuskovo Müzesi

Kuskovo Malikanesi 18. yüzyıl sanat abidesi olarak kabul edilmektedir. Şeremetyev kontlarının yazlık olarak kullanmaları için inşa edilen malikhanede büyük resepsiyonlar, kutlamalar ve kalabalık düğünler için yapılmış konforlu mekanlar vardır. Burada, gösterişli saray, İtalyan müzesi, eski kilisesi, kaya aranjmanı ve seralarıyla 20’ye yakın benzersiz sanat eseri bulunmaktadır. Fransız ve İngiliz tarzındaki bahçelerle çevreli olan ve mermer heykeller, suni gölcük ile ağaçlarla süslenen mekanda Rusya’dan ve çeşitli ülkelerden getirilerek müzede sergilenen seramik, porselen ve cam eserlerin sayısı 33.000’i bulmaktadır. Bu sayı ile Kuskovo Malikanesi, Rusya’nın en çok esere sahip olan müzelerinden birisi konumundadır.

Cosmonautics Müzesi

Rusya Federasyonu tarafından 1957 yılında dünyanın ilk suni uydusunun uzaya gönderilmesine istinaden 1964 yılında “Uzayın Fatihi” adı altındaki uzay eseri inşa edilmiş,1981 yılında açılan Cosmonautics Müzesi de bu eserin alt katına kurulmuştur. Binanın iç dekorasyonu özellikle mimari yönden çok etkileyicidir. Bina uzay gemisi biçiminde yapılmıştır. Paslanmaz çelikten yapılmış ayna platformu, ışık sistemleri ve alçıdan yapılmış devasa kristal camlar ile ziyaretçilerin kendilerini uzayda hissetmeleri sağlanır. Ayrıca binadaki diğer uzay gemileri, sanki gerçekleri yapılıyormuş gibi büyük özen ve detayla inşa edilmişlerdir. Mutlaka görülmeye değer müzeler arasındadır.

Kurtarıcı İsa Kilisesi Müzesi

Rusya’nın en büyük ortodoks kilisesi olma özelliğini tayan müze 1812 yılında Kurtuluş Savaşı sırasında Napolyon’un ordularına karşı kazanılan zaferi simgelemektedir. Katedral 1839-1883 yılları arasında, halkın bağışlarıyla oluşan bir fonla inşa edilmiştir. 1931 yılında Stalin’in emriyle yıkılmıştır. 1998’de tekrar inşa edilerek halka açılmıştır. Müze ile katedralin aynı bina içerisinde olması sebebiyle Moskova’da benzersizdir. Yıkılan katedralin paha biçilmez kalıntıları, üzerinde Kurtuluş savaşının kahramanlarının isimlerinin yazılı olduğu ve çarpışmaları anlatan levhalar ile katedralin yıkılışının ardındaki sırları belgeyen dokümanlar, müzenin en önemli parçalarını temsil eder. Ayrıca Moskova’nın panoramasını gözleme olanağı sağlayan 40 metre yükseklikteki bir platforma sahiptir.

Uluslararası Roerich Müzesi

Müze, Nikolay Roerich’in küçük oğlu Sergei Roerich tarafından 1990 yılında kurulmuştur ve aile tarafından Rusya’ya bağışlanan yapıtların Lopukhin’lere ait olan malikaneye yerleştirilmesiyle hayata geçmiştir. Müzede aile fertlerinin biyografisi ile birlikte, kendileri tarafından yapılan tablolar, arşiv niteliği taşıyan dokümanlar, özel eşyalar ve nadide parçalar sergilenmektedir. En çok ilgiyi çeken eserler Roerich’lere ait süsleme ve plastik sanat eserleridir. Müzede sık sık klasik müzik konserleri ve modern resim sergileri de düzenlenmektedir.

Eski İngiliz Konağı

Eski İngiliz Konağı, İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth ile Rus Çarı IV. İvan döneminde 2 ülke arasında yakın ilişkilerin oluşmaya başlaması üzerine İngiliz Muscawy şirketi ile bu dönemlerde Moskova’nın ilk yabancı ülke temsilciliği olan İngiliz Konsolosluğunun binayı ortaklaşa kullanmaları sonrasında uzun süren restorasyon çalışmalarından neticesinde konak müze haline getirilmiş ve 1994 yılında ziyaretçilere açılmıştır. Hazine dairesi oda konserleriyle çeşitli kıyafet balolarına ev sahipliği yapmaktadır.

Tsaritsino Müzesi

Tsaritsino Müzesi, II. Katerina’nın talimatıyla, Rus Mimar V.Bazhenov tarafından Neo ve Pseudo – Gotik stilinde inşa edilmiştir. Çevresinde kırmızı tuğladan inşa edilip, beyaz tuğlalarla süslenen saraylar, köprüler ve kapılar bulunur. Günümüze kadar neredeyse hiç bozulmadan ulaşan “Süslü Köprü”, malikane ile romantik parkı birbirine bağlar. Müze çevresinde bulunan orta ve kücük saray, II. ve III. süvari binaları, sergilere ev sahipliği yapar. Opera evinde ise klasik müzik konserleri düzenlenmektedir.

Lev Tolstoy Müzesi

Ünlü Rus yazar Lev Tolstoy’un ve ailesinin yaşadığı malikanenin Lev Tolstoy Müzesine dönüştürülmesinden sonra ziyaretçilere açılan müze günümüze kadar hiç bozulmadan ulaşmıştır. Bu malikanede Tolstoy’ların özel eşyaları, resimleri, yazarın müsvedde kağıtları, kitapları, çalışmaları, mobilyaları ve kütüphanesi ziyaretçilere sergilenmektedir. Ayrıca, müze çevresinde bulunan çiftlik evi ve 4 hektarlık meyve bahçesi ve orman görülmeye değerdir. Tolstoy, “Yeşil Çubuk” olarak adlandırılan yere gömülmüştür.

Marina Tsvetaeva Edebi ve Sanat Müzesi

Rusya’ya özgü şiirsel atmosferi bulunan Müze binası edebiyat ve sanat içerikli bir görünüme sahiptir. Rus şair Marina Tsvetaeva, 1915-1917 yılları arasında buradaki 2 ahşap evde yaşamıştır ve burada kendisine ait eşyalar ve şiir müsveddeleri sergilenmektedir. Müzede yaklaşık 20.000’e yakın eser sergilenir. Her sene birçok festivale ev sahipliği yapan müzede en çok ilgi gören festival Tsvetaeva’nın şiirlerinin sergilendiği ve uluslararası konserlerin gerçekleştiği festivallerdir.

Arkhangelskoye Müzesi

Gern, Trombar, Pettondi, Gonzag, Bove ve Klein gibi mimarlar tarafından inşaatı ve süslemeleri yapılan sarayda 17. ve 19. y.y Batı Avrupasının en önemli ressamlarından A.Van Dyke, D.B.Tiepolo, F.Bushe ve G.Roger’in tabloları da bulunmaktadır. Ayrıca, bronz sanat eserleri, saatler, mobilyalar, Yusupov porselen fabrikasının imzasını taşıyan ürünler ve 17. ve 19. yüzyıl Avrupa üreticilerinin eserleri bulunmaktadır. Bunların yanında MÖ 7.yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar bir çok heykel kolleksiyonu da burada ziyaretçileriyle kucaklaşmaktadır. 16.000 ciltten oluşan eşsiz bir kitap koleksiyonunu da barındıran müze görülmesi gereken müzelerdendir.

Polytechnical Müzesi

Dünyanın önemli müzeleri arasında yer alan ve Moskova’nın en eski müzelerinden birisi olan Müze Moskova Üniversitesi profesörleri ve araştırmacıları tarafından Rusya’da köleliğin kaldırılmasından sonra 1872’de açılmıştır. Halk müzeye büyük destek vermiştir. Toplanan paralarla oluşturulan fonlarla müzenin iç taslağı ve inşaası tamamlanmıştır. İçerisinde meşhur galerileri olan müzede 160.000’e yakın teknolojik araç-gereç sergilenmektedir.

Moskova Kremlin Tarih ve Kültür Müzesi

Sanat ve tarih müzelerinden oluşan komplekstir. Moskova Kremlin müzeleri Rus sanatı ve yaşam tarzı hakkında en çarpıcı bilgileri vermektedir. Rizpolojenie kilisesinin galerisinde ahşap heykeller sergilenirken Patrik salonlarında 17. yüzyıla ait benzersiz kültür ve tarih şaheserleri ziyaretçilerin beğenisine sunulmaktadır. Silah Dairesi ise çeşitli tarihi devlet nişanlarına, çarların resmi geçitlerde ve taç giyme törenlerinde giydiği kıyafetlere, Rus ortodoks kilise mensuplarının giyecek eşyalarına ev sahipliği yapmaktadır. Müzede aynı zamanda 4. yüzyıl Rus Doğu ve Batı süsleme sanatı örnekleri de yer almaktadır. Kremlin aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası listesindedir.

Moskova Modern Sanatlar Müzesi

Aralık 1999 yılında, 18. yüzyılın önemli anıtlarından birisi, ünlü Rus mimar Matvei Kazakov tarafından yapılan Gubin Malikanesinde açılan Modern Sanatlar Müzesi, ilk olarak Sanat Akademisi Müdürü Zurab Tsereteli özel kolleksiyonu üzerine kurulmuştur. Müzede, birçok ünlü yabancı sanatçının eserleri sergilenmektedir. Özellikle Armand tarafından yapılan heykeller, ünlü İtalyan mimar Arnaldo Pomodoro’nun “güneş diski” görülebilecek önemli eserlerdir. Yabancı deneysel formların içinde özellikle Japon konseptualist Yukinory Yanagi’nin eseri “bağımsız devletler topluluğu karınca çiftliği” ile günümüzün birçok sanat akımına ve teknolojisine özgün eserler yer almaktadır. Avrupa ve Amerikan sanatının ünlü sanatçıları Pablo Picasso, Fernand Leger, Salvador Dali, Joan Miro ve Rufino Tamayo litografları da burada sunulmuştur. Rus Avan-garde sanatının kolleksiyonuna özel bir önem verilmiştir. Müze 20. yüzyıldaki dünya çapında ünlü birçok sanatçının eserlerini sergilemektedir. Müze Kazimir Malevich, Alexandra Exter, Natalia Gonchorova, Robert Falk, Ivan Pouni, Vladimir Baranov-Rossine ve David Burlyuk gibi ünlü ressamların 30 eserine ev sahipliği yapmaktadır. Müzeyi ziyaret edenler ayrıca Kandinsky’nin arkadaşı Vladimir İzdebsky’nin iki kompozisyonunu da görecektir.

Kolomenskoye Sanat, Tarih – Mimari ve Doğal Alan Müzesi – Milli Park

1923 yılında P. Baranovsky tarafından kurulmuştur. Moskova’nın güneyinde 390 Hektarlık bir alan üzerinde bulunan müze – milli park kaya kubbeli ilk Rus kiliseleri arasında gösterilen İsa’nın dirilişi (1532),Kazan Meryem Ana ikona kilisesini (1644 - 1670) Dyadkovo bölgesinde birçok mimari eseri, aralarında 17. yüzyılın ortalarına ait Bratsk hapishane kulesinin de bulunduğu Rus ahşap mimarisinin ender örneklerini, 17. yüzyılın sonlarına ait Nikola – Karelian manastırının kutsal kapılarını, Büyük Petro’nun manevi küçük evini (1702), 18. yüzyılın başlarında Preobrajensky sarayına ait olan bir binayı ve 200 yaşın üstündeki meşe ağacını içinde barındırır.

Arhangelsk Müze Malikhanesi

Saray – Park kompleksi klasik çağa aittir. 1809 yılına kadar malikhane Golitsyn Kontlarına aitti, 1810 yılından itibaren Kont N. B. Yusupov’un mülkiyetine geçmiştir. Sarayın inşaatı ve süslenmesi Gern, Trombar, Pettondi, Gonzag, Bove ve Klein gibi mimarlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Burada sergilenen resimler A. Van Dyke, D. B. Tiepolo, F. Bushe, G. Rober gibi 17. ve 19. yüzyıl Batı Avrupa büyük ressamlarının imzasını taşır. Müzede bronz sanat eserleri, saatler, mobilya, Yusupov porselen fabrikasının (Arhangelsk 1820 – 1830) imzasını taşıyan ürünler ve 17.ve 19. yüzyıl Avrupa üreticilerinin eserleri yer alır. Yusupov eserlerinin yanı sıra M.Ö. 7.yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına tarihlenen heykel kolleksiyonu da burada ziyaretçilerle buluşur. Eşsiz kitap kolleksiyonu ise 16. ve 19. yüzyıllarda Rusya ve Batı Avrupa’da basılmış 16 000 ciltten oluşur.

Kuzminki ve Rus Malikhane Kültürü Müzesi

Moskova’nın incisinin tarihi 1702’lere Büyük Petro’nun bu toprakları vatanına verdiği hizmetlerden dolayı Baron Stroganov’a tahsis etmesiyle başlar. Mimari şaheser ‘Kuzminki’ nin yaratılışına R. Kazakov, İ. Vitali ve P. Klodt gibi Rusya’nın büyük mimar ve heykeltraşları katkıda bulunmuştur. Vlakhernskoye – Kuzminki malikhanesi Galitsyn kontları döneminde büyük tadilatlar görmüş, yeniden hayat kazanmış ve Rus Versaillas’ine dönüşmüştür.5 Eylül 1999’da burada Rus Malikhane kültürü müzesi açılmıştır. Müze geçmişten günümüze 19. yüzyıldaki Rus saray yaşamına ve o dönemlerde bu malikhanelerde yaşayan insanların yaşam tarzıyla eğlence hayatlarına ayna tutmaktadır. ‘Golitsyn Kontları salonu’, ‘Malikhanede piknik’, ‘Oyun ve eğlence parkı’ malikhanede kıyafet balosunu andıran tiyatral gezilerden bazılarıdır.

Moskova Vodka Müzesi

Rus Tarihi kayıtlarına göz atınca Vodka'ya ilk olarak 1474 yılında rastlanmaktadır. Bu tarih aynı zamanda 3. İvan'ın 'Ekmek şarabı'nın üretim ve satımı için ilk devlet tekelini kurduğu tarih olup kurulma sebebi ekmek şarabını büyük miktarlarda üretip, hiçbir kuruma bağlı olmadan satan manastırlarla devletin sahip olduğu içki üretim tesislerinin başa çıkamamasıdır. St.Petersburg'dan Moskova'ya getirilen 'Vodka Tarihi Müzesi'nde Vodka ile ilgili bu ve buna benzer birçok ilginç bilgiyi bulmak mümkündür.Müze şimdi İzmailovo'daki 17. yüzyıl ahşap Rus mimarisi örneklerinden birisi olan tahta Kremlin'de bulunmaktadır.Müze,ülke tarihinde vodkanın yerini,önemini,ekonomisine,geleneklerine ve kültürüne olan etkisini de yansıtmaktadır.

Bakrushın Tiyatro Müzesi

Kolleksiyon ender tiyatro piyesleri, eskizler, çeşitli tiyatro dekorları ile Chaliapin, Komissarzhevskaya, Pavlova ve diğer büyük Rus aktörlerine ait çeşitli kostümlerden oluşmaktadır. Müze sadece 17. ve 19. yüzyıllar arasında Rus tiyatrosunun gelişimini değil, aynı zamanda Rus avant – garde’ını da konu almaktadır. Müzede K. Korovin, V. Serov, A. Golovin ve L. Bakst’ın tablolarıyla birlikte, F. Chaliapin, L. Sobinov ve M. Ksesinskaya’nın fotoğrafları ve daha birçok eser sergilenmektedir.

(Bu yazı Editörlüğünü Timur ÖZKAN'ın yaptığı "Gezgin Gözüyle Rusya" kitabında yayımlanmıştır)

1 yorum: