6 Mart 2012 Salı

PARLAYAN ADA SRİ LANKA’NIN BİLİNMEYEN YÜZÜ




Goethe’nin “Gezgin bir yere varmak için değil, görmek için seyahat eder” sözünü çok severim. Sri Lanka çok fazla gittiğim bir yer. Hatta bir ara her sene en az iki kez giderdim. Sri Lanka Havayolları su an için İstanbul’dan direk baskent Colombo’ya gidiyor. Bunun dısında Air Jordan, Air Arabia, Emirates tercih edilebilecek havayolu sirketleridir. 


Sri Lanka Türklerden vize istemiyor idi. Ancak Ocak 2012 tarihinden itibaren Sri Lanka girişte vize alınmasını zorunlu kıldı. (10 ve 20 USD)  Resmi adıyla Sri Lanka Demokratik Sosyalist Cumhuriyeti, Güney Asya'da, Hindistan'ın 31 kilometre güneyinde ve Hint Okyanusu’nda bulunan bir ada ülkesidir. 1972 yılından önce Seylon olarak bilinirdi. Hint Okyanusu'nun İncisi olarak da adlandırılan ülkede yaklasık 21 milyon kisi yasamaktadır. Hükümet güçleri ve Tamil Eelam Özgürlük Kaplanları (diğer adıyla Tamil Kaplanları) arasında gerçeklesen iç savasta, Tamiller, Sri Lanka'nın kuzeybatısında bağımsız bir devlet kurmak için hükümete karsı kanlı bir mücadele yürüttü. Bilindiği üzere bu mücadele, dünyadaki en uzun süren silahlı çatısmalardan biri olan Sri Lanka İç Savası'na dönüstü. Savas, Mahinda Rajapakse hükümeti döneminde, Mayıs 2009'da Sri Lanka Silahlı Kuvvetleri'nin Tamil Kaplanları'nı yenmesiyle sona erdi. Kurulduğu günden itibaren Tamil Kaplanları'nı yöneten Velupillai Prabhakaran da örgütün yenilmesiyle sonuçlanan çatısmalar sırasında hükümet güçleri tarafından öldürüldü.






Sri Lanka toplam 1,340 kilometrelik sahil seridine sahiptir. Aralık ve Mart ayları arasında tropikal ve kuzeydoğu muson yağmurlarının etkisi altında kalan iklimi, Haziran ve Ekim ayları arasında da güneybatı muson yağmurlarının etkisi altında kalmaktadır. 2,524 metre yüksekliğinde olan Pidurutalagala Dağı ülkenin en yüksek zirvesidir. Bu ansiklopedik bilgilerden sonra seyahatime döneyim.








Sri Lanka’ya çok fazla gittiğimi belirtmistim. Ama önceleri Kuzey Sri Lanka pek güvenilir bir bölge değildi. Hükümet güçleri ve Tamil Kaplanları arasındaki savas biter bitmez Sri Lanka’nın daha önce göremediğim yerlerini de görme fırsatım oldu.

Öncelikle gözlemlerime dayanarak bu güzel adaya gidecekler için yararlı olacağını düsündüğüm birkaç önemli hususu sizlerle paylasmak istiyorum. Sri Lanka’da karayoluyla yolculuk oldukça sıkıntılı. Yollar dar. Özellikle otobüs soförleri çok çılgın araba kullanıyor. Saatte 30-40 kilometre yol alabiliyorsunuz.







Sri Lanka 'da tüm tarihi yerleri dolasmayı planlıyorsanız “Round Ticket” almalısınız. Geceleri sokaklar çok karanlık. 20:00’de her yer kapanıyor. Turistleri kazıklamayı sevdiklerinden mutlaka pazarlık etmelisiniz. Baskent Colombo ülkenin batısında hatta güney batısında yer alır. Ülkedeki tek havaalanı baskenttedir. Budizm’in dünyada ilk yayıldığı yerlerin basında Sri Lanka gelir. Sri Lanka’nın Her yerinde etkileyici bir Budizm kültürü bulunmaktadır. Masallara göre Sri Lanka’nın insanı ruh ve cinden gelmistir. Kralın kızı hayvanların kralıyla bir ask iliskisinde bulunur. Oğluna aslanpençeli olduğundan Sinhabahu adını verir. Sinhabahu babasını öldürür ve tahta oturur. Onun en sevdiği oğlu Vijaya’dır. Vijaya terbiyesiz bir kisidir ve bundan dolayı Hindistan’a sürgüne gönderilir. Sri Lanka’nın bilinen tarihi de bu zaman da baslar. Sri Lankalıların kendilerini Aslanın Oğlu diye adlandırmaları ve birçok yerde Aslanın sembol olmasının nedeni de budur. Bu arada Budizm’e yönelirler ve Budizm Sri Lanka’da önem kazanır.







Bu açıklamalardan sonra ülkenin kuzeyine çıkarken Budistler için çok önemli olan “Dambulla Golden Cave Temple”’ın seyahatinizin olmazsa olmazlarından olacağını anlamısınızdır. Burası Sri Lanka’nın en iyi korunmus mağara tapınağıdır. Sizleri burada yüzlerce maymun karsılayacaktır. Mabet ve bahçesi son derece etkileyicidir. Tapınak doğayla bütünlesmistir. Tapınakta 5 mağara ve 138 Buda Heykeli bulunmaktadır. Tapınakta her yerde yaramaz maymunlarla karsılasmak mümkün. Budist Rahipler elbette mağaralara maymunların girmemesi için gayret sarf ediyorlar ama bazen mağaralarda kaçak maymunları görmek mümkün. Kral Walagamba 14 yıllık sürgün hayatının tamamını bu mağaralarda geçirmistir. Mağaradaki tüm resim ve heykeller restore edilmis ve oldukça etkileyicidir. Sadece Sri Lanka’nın tam ortasında bulunan Sigiriya’ya giderken değil Kandy’ye gidenlerin de mutlaka görmesi gereken bir tapınaktır burası.






Dambulla’nın hemen üzerinde yer alan Sigiriya oldukça ilginç bir yer. Burayı gezmeden önce müzeyi ziyaret etmelisiniz. 200 metre yükseklikteki volkanik kayanın üzerinde bulunan sarayları üç boyutlu olarak izlemelisiniz. Milattan önce 450 yılında dönemin Sri Lanka Kralı olan Dhatusena'nın biri esinden diğeri sevgilisinden iki oğlu varmıs. Sevgilisinden olan oğul Kaspaya annesinin etkisinde kalarak Kral babasını canlı olarak duvarın içine gömünce Kral’ın esinden olan oğul Migara korkarak Hindistan'a kaçar. Kral olan Kapsaya Sigiriya'nın tepesine bir saray yaptırır. Hindistan’a kaçan oğul Migara bir süre sonra ülkesine döner ve kardesini öldürüp tahta geçerek saraya yerlesir. Merdivenlerdeki ilk basamakla kayanın ortasına doğru yol alınır. Orta kısımda yer alan kadın resimlerini incelemelisiniz. Yine burada küçük bir uyarı yapmak isterim. Saf Budizm’in merkezi sayılan Sri Lanka’da hiç hayvan öldürülmediği için bölgede çok fazla böcek ve esek arısı var. Bu nedenle dikkatli olmalısınız.

Zirveye ulaşıldığında oldukça yorulacaksınız ama göreceğiniz manzara sizi büyüleyecek. Hele volkanik bir kayanın üzerinde olduğumuzu hatırladığımda hissettiklerimi anlatamam. Bu seyahatimizde yol boyunca vahsi fillerle karsılastık. Sri Lanka’da resmi kayıtlara göre 5 bin, gayri resmi kayıtlara göre ise 8 bin fil bulunuyor. Fillerin tümü doğal hayatın içindeler. Sadece yola çıkarak zararlara sebep olmaması için önlem olarak elektrikli tel döşeli.
  
Sigiriya’nın hemen doğusunda Sri Lanka’nın ikinci başkenti Polonnaruva yer alıyor. Polonnaruva’da dikkatimizi çeken olay Budizm’in en önemli yapısı olan ve içinde kutsal emanetler saklanan Stupalar. Burada gördüğümüz kayaya oyulmus dev Buda heykelleri de oldukça ilginç. Sigiriya’nın ve Polonnaruva’nın hemen üzerinde 2500 yıllık bir kent bulunur. Sri Lanka’nın ilk baskenti Anuradhapura ülkenin en yesil yerlerinin basında gelir desem hata etmemis olurum. Zaten burası kesfedilene kadar tamamıyla tropikal ormanla kaplıymıs. Polonnaruwa’da bulunan ve tuğladan yapılmıs dünyanın en büyük yapısı kabul edilen Stupa muhteşem.



Buda, Hindistan’da öldüğünde cesedi yakılmıs. Geriye sadece bir tek disi kalmıs. Buda’nın tek disi Sri Lanka’da Budist olan Sri Lanka Kralı’na emanet edilmis. O günden itibaren Sri Lanka Krallarının ilk ve en önemli görevleri kendilerine emanet edilen bu disi korumaları olmus. Anuradhapura Hintliler tarafından yıkılana kadar Buda'nın disi burada bulunurmus. Sehir Hintliler tarafından istila edildiğinde Kral Buda’nın disini alarak Polonnaruva’ya kaçmıs. Yüzyıllarca da bu dis buradaki tapınaklarda korunmus. Su an ise bu dis Kandy’de Sri Dalada Maligawa Tapınağı’nda bulunmaktadır. Sri Lanka’da Sinharaya Yağmur Ormanları, Dambulla Cave, Kandy Sehri Sigiriya, Polannaruwa Antik Sehri ve Anurathapura Antik Sehri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndedir.

Anuradhapura’ya ulastığımızda 30 yıllık iç savas süresince turizme kapalı olan Kuzey Sri Lanka’nın artık el değmemis sahillerini görme vaktinin geldiğini söylediğimde yol arkadaslarımın tepkisiyle karsılastım. Zira yol hepimizi yormustu. Üstelik yukarıyla ilgili hiçbir bilgi elimizde yoktu. Evet savas bitmisti. Ama bu ne derece doğruydu? Ben Mannar’a gitmeyi teklif ettim. Güneyde yer alan Hikkaduwa’yı ilk gördüğümde hayranlığımı fark eden rehberimiz yıllar önce bana “Keske iç savas olamasaydı da Mannar’ı da görebilseydiniz. Orası buradan daha güzeldir” demisti. O tarihten bu yana görmek istediğim bir yerdi Mannar.

Yola çıktığımızda esasen Sri Lanka’nın en bozuk yollarında gideceğimizi tahmin edememistik. Sri Lanka yesil bir ada. Ama bu yolculuğumuz esnasındaki kadar yesilin içerisinde olmamıstık. Kolay değil bir süre önce askeri araçlar dısında hiç aracın geçemediği yollardaydık. Bir ara yağmur yağarsa ve yolda kalsak ne yaparız diye düsünmedim desem yalan olur. Hele yol boyunca rehberin birazda abartarak anlattığı iç savas, ölüm mangaları hikâyeleri ve isaretsiz toplu mezarlar yolculuğumuzun epey uzamasına neden oldu.

Yolda durduğumuz köyde köylülerin turist sevinci yine unutamadığım bir sahne olarak halen hafızamdadır. Pesalai Köyü’nde etrafımızı saran köylülerin bizlere olan ilgisi Türk Misafirperverliği’ni hatırlattı bizlere. Yolculuğumuz sona erdi. Hindistan Cevizleriyle dolu tertemiz plajı gördüğümüzde yıllar önce rehberin söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu anladım. Sri Lankalılar için turist demek dolar demek. Bu nedenle Mannar’da çok özel bir ilgi görüyoruz. Mannar bir denizci kasabası. İnci yatakları oldukça fazla. Sahil boyunca Hindistan Cevizleri ve basit bungolow tipi evler var. Sabah erken kalktığınızda Okyanusun tüm nimetlerini görmeniz mümkün. Küçücük çocukların ellerinde ve kirli kovalarında yüzlerce çesit balık görmek mümkün.


Balık için sizden para isteyen yok. Bir zamanlar Tamillerin en güçlü olduğu bölge burasıymıs. Mannar’da herkesin bir acı hikayesi var. Kimisi kocasını, oğlunu, kimisi ailesinin tamamını, kimisi kızını, kardesini, karısını kaybetmis iç savas sırasında. Ama en kötüsü yıllarca devlet tarafından potansiyel terörist olarak kabul edilmisler. Hizmet alamadıkları gibi her olay sonrası sebepsiz yere tutuklanarak yıllarca hapishanelerde yatmıslar. Bazı aileler yıllarca yakınlarının nerede olduğunu bile bilememis. Halen bilmeyenler var. Bu hikayeleri anlatırken herkesin gözünde gelecekle ilgili umudu görmek güzeldi.

Plajların bakirliği ve temizliği gerçekten çok etkileyici. Sahilin genis bölümünde onlarca sazlardan yapılmıs kulübe var. Sahil boyu yürüdüğümüzde bir eski ev kalıntıları gözümüze çarpıyor. Bunun 1804 yılında İngiliz Vali Sir Frederick tarafından yaptırıldığını öğreniyoruz. Kalıntılar zaman zaman dalgalarla bulusuyor. Dalgaların coskusu karsısında 200 yıl sonra bile evin kalıntılarının kalmasına sasırıyoruz.

Bana göre bir süre sonra Mannar, Sri Lanka’yı kesfe gelenler için adeta bir cennet olacak. Kolay mı? Colombo’dan kuzeye çıktığınızdaki tüm yorgunluğunuzu atabileceğiniz bir yer. Hem vahsi yasamın içerisinde yol alınacak, hem yol boyunca mükemmel mağara tapınakları görülecek, Sigiriya’da tırmanma sonunda muhtesem manzara ve ardından bakir plajlar, tertemiz deniz, balık, yengeç, kalamar, istakoz, ahtapotun inanılmayacak derecede ucuzluğu ve lezzeti herkesi buraya çekecek. Bu arada Mannar’da gece saatlerinde tek basınıza yürümeyin bile demiyorum. Sakın dısarıya çıkmayın. Aslında çoğunun kötü niyetli olduğunu sanmıyorum ama yüzlerce yerli çevrenizi sarıp sizden para istiyor. Dokunanı ve size zarar vereni de çıkabilir. Mannar’dan dönme zamanı geldiğinde hepimiz yorgun ve mutluyduk. Sadece 78 ülke ve sayısız sehir gören, iddialı bir Magnet koleksiyonu da olan benim ilk defa olarak ziyaret ettiğim bir yerden magnet alamamanın daha doğrusu bulamamanın üzüntüsü içerisinde olduğumu da belirtmeden edemeyeceğim.

Colombo’ ya doğru yola çıktığımızda “Parlayan Ada Sri Lanka” ya bir kez daha gelmeye aramızda söz verdik.

Sizlerin de yolunuzun düsmesi dileğiyle,

(Bu yazı Editörlüğünü Timur ÖZKAN'ın yaptığı "Gezgin Gözüyle Hindistan" kitabında yayımlanmıştır)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder