4 Mart 2012 Pazar

KOMŞU BİZE ARTIK ÇOK YAKIN...

Eskiden Yunanistan’a gitmek bizlere yakın olmasına karşın çok uzaktı. İlk Yunanistan seyahatimi hatırlıyorum da ne zordu. Oysa şimdi çok kolay. Kipi Gümrük Kapısında(Kipa İpsala’nın karşısındaki Yunan sınır kapısının adı) Sorunsuz bir şekilde ve beklemeden sınırı aşıyorsunuz. Tavsiye ederim hepinize güzel bir macera için bu yolu tercih edebilirsiniz.

Bu yazımda size son Yunanistan seyahatimden bahsedeceğim. Yunanistan seyahatinde not defterimdeki not düşümlerini aynen aktarıyorum. “Ankara’dan çıktık yola bu kez. Ankara’dan çıkınca yola elbette sınır İpsala’ya kadar bayağı yorgunluk oluyor. Gece yarısı biniyorsunuz otobüse sınırı geçip Kavala’ya ulaşmanız öğleden sonrayı buluyor.

Bir çoklarınız gibi Kavala’ya varır varmaz kendimi salaş ve yıllardır gittiğim lokantaya atıyorum. Menü hazır aslında. Zeytinyağlı sarma, cacık, salata, kavun,kalamar ve balık. Bizim damak tadımızda ve harika. Sevimli garsonlarla Türkçe sohbette cabası. Oceanis Hotel 3 * hem merkezi olması, hem temizliği nedeniyle hep tercih ettiğim otel. Aslında Türkiye’den gelen tüm gruplarında tercihlerinde birinci sırada.
Kavala’da günlerce kalmak sıkabilir insanı. O nedenle 1 gece bana göre uygun bir süre. Sabah mutlaka şehri yürüyerek keşfetmelisiniz. Imaret-Kavalalı Mehmet Ali Pasa Heykeli ve Evi Kavala’da göreceğiz yerler.

Sabah otobüsümüzle Atina’ya doğru yola çıkıyoruz. Yolumuz uzun ve zor. Ama alışıyorsunuz bir süre sonra. Üstelik Rehberimiz Jano Arabiyano olunca yol hiç bitmesin ve Jano hiç susmasın diyorsunuz. Akşam üzeri Atina’dayız. Atina her zaman hem bana çok uzak hem de yakın bir kent olmuştur.

Otele yerleşmenin ardından doğruca “Plaka” dayız. Taverna’da bu kez kendimizi Yunan müziği eşliğinde yine bizle çok benzerlik taşıyan nefis Yunan mutfağına teslim ediyoruz. Havanın sıcaklığına karşın yemeklerin ve
müziğin güzelliği karşısında hiç birimizin sesi çıkmıyor. Mutluyuz hepimiz.

Sabah hep birlikte şehir turuna katılıyoruz. Acropolis, Agora, Zeus Tapınağı, Parlemento Binası, Syntagma ve Omonıa Alanları ile Panathenrian Stadyumunu görüyoruz. Öğleden sonra Korint Kanalı turuna katılmak çok keyifli. Her zaman söylüyorum. Korint Kanalını ister denizden geçerek ister tepeden seyrederek yaşayın çok keyiflidir. Akşam bu kez Pire’de MIKRO LIMAN’ındayız. Bu limana Türk Limanı da diyorlar. Yemekte kalamar ve balığa doyamıyoruz. Gece doğruca otelde odalarımıza geçiyoruz. Atina’da ki otelimiz 4 * President Otel. Sıkıntı yaşatmadı bugüne kadar. Merkezi ve temiz bir kongre oteli.

Sabah erkenden Selanik’e yola çıkıyoruz. Varışımızın ardından kendimizi Ladanika’ya attık. Gören de bunlar sadece yemek yemek için geldi diyecekler ama Ladanika benim en sevdiğim yer. Menümü yine ben seçtim. Kalamar,salata ve balık. Gece Grand Palace’da konakladık. Yunanistan’da sevdiğim en güzel otel burası.
Gece Selanik’i seyretmek çok güzel. Sabah kahvaltısından sonra şehir turundayız. Ulu Önderin evinin ziyareti yine duygu yükledi hepimize. Aya Dimitri Kilisesi, Sahil Şeridi, Fuar Alanı ve Döner Kule ile Beyaz Kuleyi gördükten sonra Türkiye’ye doğru yola çıktık.
 
Seyahatin en güzel ve önemli bölgesi olan bir çok kişinin gözden kaçırdığı İskeçe ve Dedeağaç’ı göreceğim yine. Vakit olursa kahvelerde bizimkilerle sohbet ederim. Yolculuk tüm herkes gibi beni de çok yordu.
Gece geç saatlerde İstanbul’dayız. Sabaha karşı ise Ankara’da olacağız.” Son Yunanistan seyahatinde güncemi sizinle paylaştım. Aslında bir süre önce Binrota olarak nereye gidelim diye bir başlık açılmıştı ya. Hepinize uygun bir bütçe ile çıkabileceği ve zevk alacağınız bir seyahat olacağı için tavsiye ederim bu güzergahı.

Gezgin sevgilerimle.



 
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder